2012/07/30

Palmiye





  




Aslında sizin bildiğiniz gibi değil o. Yani palmiyeler sadece tropik bölgelerde yetişmez. Palmiyelerin üstüne yapışmış bi lekedir o sadece. En yağışlı en sulak bölgelerde yetiştiği gibi, yeri gelir en çorak en kuruluktan nefes aldırmayacak kadar kurak topraklarda yetişmesini de bilir. Ha bide yaş halkaları yoktur gövdelerinde. Bu da genel kültür olsun.

Aslında onu da diğerleri gibi düşündüğün zaman bi meyve versin, bi gölgesinde yatırıp serinletsin, oturduğumuz yerde diz kapaklarımızın arkasından bileklerimize doğru süzülen terimizi biraz olsun kurutsun isteriz içten içe. Yada ne biliyim iki ağaç arasına ip gerip, kilimi de 2 kat yapıp iplere dolayıp kendi halinde bi salıncak kurasımız gelir. İnsanız neticede, can çekiyo.
Ama palmiye öyle bişey değildir. Bir incir ağacı yada üzüm asması değil belki ama,
bir araya geldiklerinde yarattıkları muhteşem manzaraya ve silüete karşı hayallere dalmak, o hayallerin içine bi parça deniz, biraz güneş, biraz da kum koymak bedavadır. 
En susuzluktan dilimiz dışarda gezdiğimiz topraklarda bile kafamızda meyve sepeti, üstümüzde yapraklı ve meyveli kıyafetlerle kendimizi bir dalgakıran misali deniz kenarında dalgalara tekme atarken düşünme sebebimizdir. Dileyenler meyve sepetini elinde de taşıyabilir. O konuda rahat olabilirsiniz.

T-shirt: Twist
Jean şort: Zara
Ayakkabı: Tarafımdan kesilmiş Converse
Mekan: Eymir

2012/07/27

Bağdaş


  

2012/07/25

Güneşin çiçeği







  


Yıllarca ayçiçeğiyle ayçekirdeğini farklı iki şey olarak bildim. O yüzden de ne zaman bi ayçiçeği tarlası görsem acaba ayçekirdeği tarlası mı desem yoksa "ayy ne güzel ayçiçeği tarlası" mı desem bilemedim, hep sevincim içimde hevesim kursağımda kaldı. Ben gösterene kadar da çoktan geçtik o tarlaları her defasında. 
Kıyamam kız, öyle de doğrucu davutumdur. Sanki patates tarlası desem bakmiycaklar gibi.

Ayçiçek yağı dediğin şey yemeğe pastaya böreğe katılır neticede. 
Yani kabaca düşününce hiç de o film izlerken yada bi bankta oturup deniz kenarında yürüyüş yapan milleti keserken çitlediğin çekirdekle alakası yok.
Gel görki sayın seyirci, ayçekirdeğinin yağıyla elde edilen şeye denirmiş ayçiçek yağı. Hala karışık gelmiyo mu size de?
Büyüyünce (bundan 1-2 sene önce) bunların ikisinin de aynı şey olduğunu öğrendim.
İşte o gün bugündür merak ettiğim başka bişey var.
Neden bu muhteşem şeyler bütün gün boyun fıtığı olana kadar güneşi takip etmesine rağmen adı ayçiçeği olmuş? Kim, hangi akla hizmet etmek amacıyla böyle bi isimlendirme yapmış? Yoksa bu isimlendirmeyi yapanlarla hanım göbeği tatlısını uyduranlar aynı kabileden mi? 
Bilen beri gelsin, alnından öpçem.

Şort, T-shirt: H&M
Sandalet: Promod
Şapka: Mudo
Mekan: Muğla-Denizli yolunda bi tarla :)

2012/07/23

Karabasma iz olur.


Bazen konuşcak çok şeyim oluyo ama yazsam saçma geliyo. Bazen deli gibi yazasım geliyo, trafigin ortasında oluyorum. Vel hasılı kelam, şu an anlatacağım şeyi unuttum ve hatırlamaya çalışıyorum. O sırada da sizi oyalıyorum.
Belki aklıma gelir diye koşa koşa tuvalete gittim, o da yemedi.
Bu aralar aklımda fikrimde (burdan Mustafa Keser'e selam olsun) tatil dışındaki tek şey gece beni yannız bırakmayan, adeta tepemde dikilen ve uyuyup uyumadığımı kontrol edip ona göre harekete geçen kabuslarım!
Halk arasında karabasan olarak tabir ettiğimiz fakat daha ziyade camış gibi yemek yeme neticesinde bünyede baş gösteren ve sırtını yatağa koyduğun an tüm yediklerinin ağzına gelmesi suretiyle boğulma noktasına getirten bi çeşit kitlesel imha aracı.
Böyle uykunun ortasında uyanıyosun, ki aslında uyandığını sanıyosun sadece. Öyle boktan, öyle karışık bi ruh hali. Sanki üstünden tır geçmiş de tam kaburgalarının üstünden geçerken lastiği patlayıp orda durmuş gibi bi ağırlık. Yerinden bile oynayamıyosunki nerde kaldı kolunla üstündeki tırı kenara itmek yada yanında horul horul uyumakta olan koca modelini uyandırmak. 
Neyseki sen bağırdığını zannederken bi takım baykuşumsu sesler çıkarıyosun da ordan anlaşılıyo nasıl bi maceranın ortasında olduğun.
"Tamam canım, sakin ol, bak burdayım ben, sadece kıytırık bi rüyaydı." şeklinde bi takım telkinlerle ayıltılıyosun. Zaten rüya olmasaydı üstümdeki tırı kesin kaldırıp kenara fırlatırdın, evet.
Uyandıktan sonrası daha fena. Gecenin bi yarısı, evdeki bütün nesnelerin durduğu yerde çatırdadığı, parkelerin esnemekten çatladığı, balkon kapılarının en umarsızca gıcırdadığı, yani özetle en korkunç malzemelerin birarada olduğu zamanda uyanıksın.
Gel de uyu şimdi.












Ben küçükken koyun saymazdım uyumak için. Benim de kendime has bi tarzım vardı sonuçta. Ben çizik atardım her saniye için. Aradan bikaç dakika geçtiğinde göz kapağımın önü trt gece kuşağı gibi bol çizgili bi hal alırdı. Hatta öyle çizerdimki gözlerimi açtığımda bile çizgiler gözümün önünde dururdu. Öyle de bi hayal dünyasından geldim.
Yannız hala ne anlatcağımı hatırlayamadım.
Oldu o zaman, yine uğrarım ben.

Elbise: Colins
Ayakkabı: Nine West
Bileklikler: H&M

2012/07/19

Yine mi çiçek














Mesela benim diğer hem cinslerimde olduğu gibi aman da çiçek yetiştiriyim, balkonum dolsun taşsın bitkiyle gibi şeylerde pek gözüm ve aklım yoktur. Başkalarının balkonlarında yada pencere kenarlarında görüp, delice heveslenip, eve gelince hepsini unutanlardanım ben. Belki de 13. katta balkondan dışarıya saksı sarkıtma imkanım olmadığı için de kendimi frenliyo olabilirim biraz.
Küçükken hep dibimde muhabbeti geçerdi, yattığın odada bitki olursa ölürmüşsün. Yani öyle nefesin kesilir, ne biliyim beynine giden oksijen miktarı azalır filan değil, direk ölürmüşsün. Öyle kalmış aklımda. 
O gün bugündür, ki ben üniversite için evden ayrılana kadar adeta seradan bozma bi evde yaşadım, benki annesi çiçeklerini kızlarım bebeklerim diye seven bi kadının evladıyım, çiçek yetiştirme konusunda çok temkinliyimdir. Salonumda bitane adını cinsini bilmediğim bi bitkim var, böyle tel tel yaprakları olan diyim siz de durumun ne kadar vahim olduğunu anlayın, onla bile zar zor geçiniyoruz. 
Allahtan haftada bir susayan bi arkadaş kendisi. Yoksa onla da çoktan yollarımızı ayırmıştık.
Ben çiçeği başkasının balkonunda, ben çiçeği damatlığın mendil cebinde, ben çiçeği gömlekte blüzde, ben çiçeği kahvaltı tepsisinde severim. 
Yeteri miktarda hüsni talil yaptığıma göre artık aranızdan ayrılabilirim sanırım.


* Hüsn-i talil: güzel nedene bağlama sanatıdır. Herkes yapamaz:)

Yine görüşelim ama bence.

Jean jort & Çanta: H&M
Bluz: Tiffany
Ayakkabı: Bambi
Bileklikler: H&M, LoveWithoutACause
Mekan: Alaçatı

2012/07/18

Bir Akyaka hikayesi

Şimdi ben size uzun uzun Gökova'da ne yapılır anlatmıycam, onun yerine sizi Fında'nın bloguna yönlendircem.
Ama biz de kuzu ailesi olarak boş durmadık, elimiz elma armut toplamıyodu sonuçta. Mesela sizin için bol bol yedim ve yüzdüm. Bunu da kimseye yapmam bak.

Ben size Akyaka'dan bahsedicem. Nerdedir, nasıl bi yerdir, denizi güzel midir, havası nemli midir, acaba nedir nedir?




Akyaka, Çeşme'den 3 saat uzaklıkta şahane bi yerleşke. Çeşme dönüşü buraya geçtiğimiz için yolu ordan tarif ediyim dedim:)
Muğla'nın Gökova körfezinde gizlenmiş bi cennet burası. Arabayla kocaman dağlardan aşağı, denize doğru indiğinizi hayal edin. Yolun bi tarafı yeşilin, diğer tarafı mavinin her tonuyla sizi kucaklıyo. Araba kullananlar çok sağa sola bakmasın tabi, yolların çok virajlı ve uçurumla kucak kucağa olduğunu hatırlatmak isterim bu noktada.
Denize ve oteller bölgesine inene kadar manzaraya doymadıysanız, hemen bavulunuzu otele bırakıp manzaralardan manzara, koylardan koy beğenmek için sizi Akyaka'ya alalım.

2012/07/16

Sensör


Hani böyle herşeyin sensörlü olduğu tuvaletler vardır ya, elini oynatsan peçete çıkarır, totonu oynatsan sifon çalışır. 
Bide sen ne yaparsan yap, yerinden kalkmadığın sürece bi türlü yanmayan ışıklar vardır. Oturduğun yerde kolbastısından çayda çırasına kadar ne varsa hepsini oynarsın ama nuh der peygamber demez o ışık, sen totonu ordan kaldırmadığın sürece yanmaz. O yüzden de o kapalı duvardan dışarı çıkana kadar oturduğun yerde sürekli bi hareket içindesindir, aman ışık sönmesin!
Hah işte ben tam da öyle bi çırpınışla direndim bütün bir hafta boyunca. Aman tatil bitmesin yakarışıyla hep bi hareket içinde, sürekli bi A noktasından B noktasına gitmelerle geçirdim günlerimi. 











Gel zaman git zaman derken bi baktım evdeyim, çamaşırları asıyorum. Allahtan bavul boşaltma ve akabinde çamaşırları ayıklayıp makineye yerleştirme kısmını hızlı geçmişim.
Dipnot: Bence artık çamaşırları renklerine göre ayırmadan karman çorman yıkayabileceğimiz makineler yapılmalı. Sonra hatta eli deymişken bide onları güzeeelce çırpıp çamaşırlığa astı mıydı tamamdır. Bulana şimdiden teşekkürler.

Bu vesileyle hepinizi öper, her ne kadar tatilden dönmüş olsam da hoşgeldiğimi, hala umudum olduğunu, daha bunun ramazanı kurbanı da olduğunu hatırlatmak isterim.
Hadi bakalım.

Şort tulum: Forever New
Ayakkabı: ALDO
Çanta: İsimsiz dükkan:)
Kolye: Koton
Bileklikler: H&M