Şehir merkezindense, kuytuda köşede kalmış ve keşfedilmeyi bekleyen birsürü şeyi olan köy ve kasabaları gezmeyi tercih etmişimdir genelde. İtalya gezimizde de bu kurala uydum herzamanki gibi. Tabi bunda ucuz turla gitmiş olmamızın ve dolayısıyla gittiğimiz şehirlerde şehir merkezinden uzak kasabalarda kalmamızın da payı büyük:) Ama benden size tavsiye, şehir merkezine 1 vasıta uzaklıkta bir otel seçerek, uyuyabileceğiniz en geniş odalarda uyuyup, cıvıl cıvıl kuş sesleriyle uyanabilirsiniz. Merkez dışında dedim diye gidip yol üstü motellerinde kalmayın tabi, o değil yani benim kastettiğim, anladınız siz:)
İtalya diyince akla ilk gelen sanat olabilir, gözlerinizi alamayacağınız şahanelikte eserler olabilir, kiliseler, anıtlar, çeşmeler olabilir. Ama benim gibi sanat insanı olamayanlardansanız, bi yerden sonra binalar üstüne üstüne gelenlerdenseniz sıkı durun. Sizin için de bi çözüm düşünmüş İtalyanlar. Öyle şahane kasabalarla, çiftliklerle, öyle farklı kültürlerle karşılaşacaksınızki, televizyonda gördügünüz ve kitaplarda okuduğunuzdan çok daha başka bi İtalya'yı geziyo olduğunuzu farkedeceksiniz.
Hayır bu işten komisyon almadım, valla bak:) Sadece bilin diye tüm hissiyatımla anlatıyorum size.
Yazın sıcağında, "aaaa Avrupa'ya gidiyosan yanına mutlaka kalın şeyler al. Oranın yazı da kışı da soğuk olur" diye akıl verenlerin kurbanı olup, Venedik'in nemiyle duvara yapışıp Roma'nın sıcağıyla buharlaşmak istemiyosan dinle seyirci. İşte tam bu noktada, bana göre İtalya'nın en güzel şehri Floransa'da, Montecatini isimli kasabayı not al! Huzurun tanımını şu ana kadar yapamadıysan biraz bekle, önce bi git bu kasabayı gez, hatta birazdan bahsedeceğim bölgeyi gör, sonra otur uzun uzun tanımla huzur denen şeyi:)