Bu sene neler yapmışım, neleri arkamda bırakmışım, ne manyaklıklar yapmış, nerelere gitmişim. Sorsanız kardeşimin bile ilkokul arkadaşının adını soyadını hatırlarım, öyle hafızam vardır. Ama şu "dün ne yaptın, nereye gittin, geçen yaz ne yaptığını biliyorum" türünde sorular karşısında niyeyse hep apışıp kalıyorum. dur bi saniye yaaa, sahi dün ben ne yediydim?
Aklımda derin iz bırakan bikaç bişi hatırlıyo olabilirim. Onlardan küçük bi kuble hazırladım size. hadi buyrun şöyle:)
Ocak; 31 Aralık gecesi arkadaşlar arası oynanan ve kocaya düzenli olarak kızılan, "hayır canım simit öyle anlatılmaz böyle anlatılır, nerden seninle aynı takıma girdim" diye çemkirilen Tabu oyunun etkisinden hala kurtulamamış bir beyin.
"Ulan yeniyıla tabu oynayarak girdik, bütün seneyi Erman'la birbirimize laf anlatarak, hayır canım o böyle değil şöyledir diye ukalalık yaparak mı geçiricez yoksa?" endişesi içinde bir ruh hali.
Allahtan tombala falan oynamıyoduk buna da şükür!
Erzurum kış olimpiyatları başlar ve 4 mevsim yaz mevsimi yaşayan minikkuş kanatları donmak suretiyle -40 derecelerle tanışır. Gören de olimpiyatlara spor amaçlı gittiğimi, bütün kış sporlarından istifade ettiğimi sanır. Dışarısı -30 derece, çalıştığım odanın sıcaklığı 40 derece. Oturduğum masa dev bir monitörün yanı! içerde tişört, dışarda mont&bere&eldiven&atkı allah ne verdiyse.. hava geçişi sebebiyle her an porselen gibi çatlama tehlikesi altında bir vücut!
Şubat; akla ilk gelen de hep sevgililer günüdür! evlendikten sonraki ilk sevgililer günümüzde ne yaptığımı hiç hatırlamıyorum. zaten zart günü zurt günü diye diye iliğimize kadar kurumadık mı:) neyhhhsee..
Şubat'ta da Erzurum'dan kalma buzlarımı çözmekle meşgulüm. Bi insanın karakteri bile değişir mi yaa, ben değişmişim resmen. Zor özüme döndüm.
Mart; Benim için büyük, dünya için de büyük bi hareket var hayatımızda. Aylardır ar-gesini yaptığım Scottish fold kedi arayışım sona ermiş ve Püre hayatımıza girmiş. Şimdilerde eşşek kadar olduğuna bakmayın, evimize ilk geldiğinde avcum içinde durabiliyodu otibonum benim *.*
Mart ayında başka bişi olduysa da benim için tek önemli şey buymuşki bi bunu hatırlıyorum..
Nisan; Tabiki kutlu evlilik yıldönümü ayı <3 vay anasını ne çabuk yıllanmışız!
Mayıs; Buda jujumun kutlu doğumgünü ayı. Amasra gezmesi yapmıştık.
Aslında hayatımı değiştiren en önemli hareketlerden birini de gerçekleştirmişim mayısta blogumu açarak *.*
Haziran; "ay ne kadar da herşeyi kutluyoruz biz aman allahım" gibi bir görüntü oluşmasın ama bu ay da benim kutlu doğum ayım oluyo:) bir Minikkuş kolay yetişmiyo arkadaşlar lütfen!:)
Totomu dönmüş gibi olmuyorum diimi?
Nerde kalmıştım. Temmuz; Bu kez de Trabzon olimpiyatları başlamıştır. Minikkuş o olimpiyat senin bu olimpiyat benim uçmaktadır ordan oraya deli danalar gibi.. 18 yıl Samsun'da yaşamış ve karadenizin nemli havasını solumuş bir insan olarak bu kadar nalet bir havayla daha önce hiç karşılaşmadığını bu vesileyle anlamıştır. Allahtan yemek konusunda son derece tatmin olmuştur. Özellikle de bir daha asla unutmayacağı, damağına da aklına da kazınan o "kızarmış mantı" için bigün tekrar gidecektir oraya!
Ağustos; bu ay geleneksel Kuzu ailesi tatil ayıdır. Ne olursa olsun agustosun o kavurucu sıcagından korkmadan tatillerini planlar, haşlanmak pahasına da olsa yaparlar tatillerini.. En akılda kalan kısmı Çeşme-Altınkum.. Bide Alaçatı'ya dair herşey! Bidaha dünyaya gelsem, yok yok bu çok iddialı oldu. Sonuçta Bora Bora, Maldivler ve benzeri biçok tropikal mekan varken napiyim türkiyede. Ha yemekleri için gelirim o ayrı! Gelir, bütün sebze-meyve ne varsa toplar gider, kendi adacığıma çekilir, orda yemegimi yapar yerim:)
düzeltiyorum cümlemi: "olur da bidaha dünyaya gelirsem ve olur da yine türkiyede gözlerimi açarsam" yaşamak isteyeceğim ilk yer olabilir Çeşme!
Moda kokan sokaklarda dolaşırken gördüğüm,
evinin kapısının önüne oturup çay&kek eşliğinde milleti izleyen teyze bile olabilirim!
Bide Antep-Mersin-İskenderun seyahati var tabi bayram vesilesiyle.
Bol yemeli-içmeli nefis bi ay olmuş bu ağustos. Bence yılın 5 ayı ağustos olmalı evet!
Eylül; eskiden olsa "hobaaa okullar da açılıyo, zaten çok sıkılmıştım samsundan, ankaraya dönme zamanı" diyebilirdim, şimdilerde samsunda geçirdiğim günleri mumla arasam da..
eylül benim için sadece bahar demek. bi kot bi bluz dışarı çıkmak demek. gündüzleri havuza girip akşamları montla yürüyüş yapmak, gece kalın pikelere sarılıp uyumak demek.
Ekim; tarihler yakınlaştıkça hatırladığım şeyler mi azalıyo yoksa bana mı öyle geliyo?:) Samsun görüyorum, keyifli bi haftasonu kaçamağı görüyorum. Tam seçemiyorum ama kalabalığız:) Düğün görüyorum, çok sevdiğim bi arkadaşımın düğünü. Bide doğumgünüsü var canım kardeşimin. O ara uyanmışım. Kasım; İstanbul kazan, kuzular kepçe, GPS'in götürdüğü yerleri gezmece. Dünya tatlısı blogger arkadaşlarla tanışmaca. Bide kurban bayramı var tabi. "kuzuları kesmeyelim, çünkü onlar bir hayvandır" :)
Aralık; Kırmızı ve yeşile, ha bide bütün sene boyunca hiç görmediğimiz kadar çam ağacına doyduğumuz ay.
Biricik dostum, en yakın arkadaşım, aynı dili konuşup aynı şeylere güldüğüm, aynı anda salatalıktan nefret edip, yine aynı zamanlarda salatalığı sevmeye başladığım tek insan "kardeşimin" İstanbul'a taşınma kararı aldığı ay. Bu ay için daha fazla yorum yapmıycam, anladın sen onu Aralık! Yukardaki sinirli bakışımı da senin için attım.
Umarım maaş zamları ve primlerle bu hatanı telafi edersin de aramızdaki buzları eritebilirim belki..
Darkolivee'in hediye çekilişine katılmak isteyenleri şöyle alalım.