Çeşme Marina Hatırası

Bu ve bundan sonra göreceğiniz tüm fotograflar, hayatımda en keyif alarak gezdiğim, en eğlenerek poz verdiğim ve her köşesini resmedip herkese saatlerce anlatmak istediğim bir Çeşme gününe ait. 
Adeta görmemiş Çeşme'ye gitmiş, neresini tutup koparacağını şaşırmış gibi.

Küçük küçük butikler ve restoranlardan oluşan kocaman bir gezme-tozma-yeme-içme-eğlenme ve tabiki fotoğraf çekme alanı Çeşme Marina.

Çeşme'ye yolunuz düşerse mutlaka buraya uğramalı, Tuval'in önünden geçerken de mutlaka bu rengarenk adak ağacının önünde zaman geçirmelisiniz. 
Zaten onu görünce ister istemez bi frenleme durumu oluyo insanda. 
Renkli renkli kumaş parçalarına bezenmiş kocaman sevimli bir ağaç. 

Çizgi film içinde gibi hissediyosun, çeşitli manyakça hareketler yaparken buluyosun kendini.

 Dileğimi tuttum bi düğüm de ben attım ne olur ne olmaz.

Tuval'in önünde Banu Alkan pozu vermeden Çeşme'den ayrılana trafik cezası kesiyolarmış diye duydum, hemen oracıkta pozumu verdim. Görev bilinci çok önemli bişey bence.

Baktımki uzun zamandır kılığımla ilgili bi isimlendirme yapmamışım. Hemen bitane patlatıverdim.
"Hello Kitty annanesine elma götürüyomuş"

Bu yeşil duvar tam Marina'yı terketmek üzereyken gördüğümüz ve en çok vakit geçirdiğimiz mekan oldu.

Niyeyse yeşil arkaplanlara karşı ayrı bi zaafım var. İnce uzun mu gösteriyo, can simitlerini mi belli etmiyo anlamadım nedir sebebi. Böyle resmen çekiyo beni.

Yukardaki fotoğrafı ilerde torunlarıma göstermek istiyo olabilirim, ne varki bunda.

Aynadaki görüntüden çekilmiş fotoğraflarda sadece ben mi yamuluyorum, kaşım ayrı gözüm ayrı bi insana aitmiş gibi davranıyo? "Hayır yok öyle bişey yaa, sana öyle gelmiş belliki" demeniz gerekiyo şu an tam olarak burda.

çok ani bi bitiş yapıyorum. hatta bitti.
oldu iyi günler.