Henüz ilk yarısında olmamıza rağmen Ankara'nın yağmura en doyduğu sene ilan ediyorum 2011'i. Güneşten tatilden bavul hazırlıklarından falan bahsetmek ister gönül, ama nafile..
İçinizden küfrettiginizi biliyorum siz iç anadoluda yaşayan ve hala yazın gelip gelmediği konusunda endiseleri olan arkadaslar. Rahat olun ve icinizden geldiği gibi saydırın, hatta şemsiyenizle bile bunu gösterin.
Yukardaki şemsiye, ilk fırsatta ben yaptım listeme girmelisin.
Sevdiceğim ve ben yağmurda yürümeyi pek seviyoruz ama bi şemsiye ikimize yetmiyo diyenler için gelsin bu battal boy şemsiye. Çoluk çocuk ailecek kullanabilirsiniz bunu.
Ayakkabılarım herşeyimdir, ben ıslanayım ama onlara bişi olmasıncı süsünden taviz vermeyenler için son derece yaratıcı ve 'ne giydin la ayağına' dedirten cinsten, pasta şemsiyesinden hallice tasarımlar da mevcut.
Kim ne derse desin ben en çok bunu sevdim ^_^ Biraz astronot havasına soksa da sizi, ya da fanus içinde tıkılı kalmış sıçan gibi görünseniz de, içinde dilediginiz gibi yiyip içebileceginiz, telefon görüşmelerinizi ağzınıza yağmur damlaları girmeden yapabileceğiniz, en önemlisi de saçlarınızın asla ıslanmayacağı bi düzenek olmuş bu. Sırt çantası gibi takıyosunuz arkadan kemerini ve kollara özgürlüüük w/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
bütün yorumlar başımın tacıdır, severim ben onları ^.^