2016/03/04

Çocuk olmak çok güzel, gelsene:)


Geçen gün bir yazı okudum. Çocuklarınızın öğrenme akışını bozmayın, sadece yönlendirin ve onun kendi kendine öğrenmesine yardımcı olun diyodu. Çünkü zaten öğrenmeye ve keşfetmeye meyilli bir canlıyız, doğamız gereği yaşayıp deneyimleyerek öğreniyoruz her şeyi. Öğrenilecek şeyleri çocuğun önüne koyup tek tek, harf harf sen öğretirsen, yani deneyimleyerek öğrenmesine engel olursan, iki gün sonra o çocuk ödev yaparken de sana ihtiyaç duyacak diyodu.


Sosyal medyada ve hatta parkta bahçede gördüğüm birçok annenin sergilediği komik ve malesef ki çok tehlikeli o tavır canlandı sonra gözümde. Sırf kendi egosunu tatmin etmek ve millete "ay benim çocuğum da işte şunları şunları biliyo" diyebilmek için ufacık çocuğa boyundan büyük şeyler öğretmeye çalışmaları... Çocuğunu götündeki beziyle bu anlamsız yarışın içine sokmaları ve hayatı boyunca da diğer çocuklarla kendi çocuğunu hep kıyaslayacak olmaları...


Instagramda Ela'yla evde yaptığımız aktiviteleri paylaştıktan sonra çok sayıda mail ve mesaj alıyorum mesela. Çoğu kişi iyi niyetle Ela'nın öğrenme sürecinde nasıl bir yol izlediğimizi, ne tür oyuncaklarla oynadığımızı falan sorarken, bazen öyle hırslı annelere denk geliyorum ki, ben ne desem ne anlatsam ona boş ve yetersiz gelecek biliyorum. Çünkü onların kafasında tek şey var; Ela 10'a kadar ingilizce sayabiliyo, ama onlarınki henüz sayamıyo! Sanırsın bizimki kalp nakli yapıyo...

Markete girdiğimizde "neden elmanın kilosu 3 tl iken armudun kilosu 5 tl? armutu da 3 tl yapar mısınız? sonuçta ikisi de meyve!" gibi bir açıklama yapmak ne kadar saçmaysa, kendi çocuğumuzla arkadaşının/komşunun/Ayşe'nin/Fatma'nın çocuğunu kıyaslamak da o kadar saçma! Önce bi bunu öğrenmemiz lazım. Her çocuk öğrenmeye aç doğar, her çocuk keşfetmeye bayılır ve her çocuğun öğrenme hızı/kapasitesi farklıdır.

Telefonumuza yüklediğimiz uygulamalar üzerinden alfabeyi ve sayıları çok erken dönemde öğrendi mesela Ela. Şimdi buradan 'çocuğun eline telefonu verin, gerisini unutun' gibi bir anlam çıkarılmasın. Teknolojiyle içli dışlı olma şeklini ve sınırları belirleyen biziz sonuçta ebeveynler olarak. Uzak tutabildiğimiz kadar uzak tutalım tabiki telefonlardan tabletlerden, ama arada bir kaçamak olacaksa da mantıklı kaçamaklar yapalım dimi:) Biz de bu mantıkla yola çıkarak; hem oyun setleri ve uydurmasyon oyunlarla onun ilgisini çekecek ortamlar yaratıyoruz evde, hem de ne kadar eğitici öğretici uygulama varsa kurduk telefonlarımıza. Kreşe gidiyor olmasının da etkisiyle, biraz erken ve zorunlu bir giriş yaptı aslında çocuğum öğrenme sürecine:)


Ben hep şunu savunuyorum: Çocuklar en güzel eğlenirken öğrenir! O kadar net!

Kreş seçiminde de "okul" görüntüsünden ziyade ev sıcaklığında bir ortamı olmasına; belirli bir müfredatı olmasındansa çocukların o günkü ruh hallerine göre derslerin şekil aldığı bir kurum olmasına özen göstermiştim. Rahat olsun, oynasın, dans etsin, varsın renkleri biraz geç öğrensin ama trambolinde üstünden bezi kayana kadar zıplasın:) Evde de aynen bu kafada yaşıyoruz mesela. Ela'ya hiç bebek muamelesi yapmadık başından beri:) Tamam evet o benim kiremalı böreğim sütlü çöreğim, ama kısa bacaklı da olsa bir birey olduğunu göz önünde bulundurarak konuşuyoruz hep onunla:) Hatta ben biraz fazla konuşuyo da olabilirim :P

Sen eline telefonu alıp sosyal medyada fink atarken, çocuğu televizyonun önüne koyup ona boş boş film izlet,

Masa pislenecek diye sulu boyama yapmasına, üstü pislenecek diye kendi kendine yemek yemesine engel ol (tamam evet ben de biraz engel oluyor olabilirim. ama üstü pisleniyo diye değil, standart bir anne porsiyonu kadar yiyemez ve tabiki karnı doymazsa açlıktan ölebilir diye:P),

Çocuk zıplamak isterken sen ona daire çizdirmeye çalış, çocuk tam eline kalemi alıp kendince daire çizmeye çalışırken de "hayır bebeğim, daire öyle çizilmez böyle çizilir. bak benimki gibi çiz." gibi saçma yönlendirmelerle 1,5 yaşındaki çocuğa resim dersi ver,

Tam minderlerin hepsini yere atıp kendisine yarattığı muhteşem uzay gemisiyle yolculuk yapacakken "hadi şimdi oyun sırası değil" diye kucağına alıp yatağına yatır,

Ondan sonra "bu çocuk niye böyle, acaba bir yerlerde yanlış mı yapıyorum?" diye sorgula!

O çocuk aslında tam bir laf ebesi, her soruya verilecek bir cevabı da var! 
O çocuk çok iyi bir gözlemci, üstelik hafızası da oldukça iyi! 
O çocuk bir ressam, belki de bir müzisyen.

O çocuğu tanımıyorum ama buradan baktığımda sorunun ne olduğunu çok net görebiliyorum.
O çocuğun en önemli sorunu; kendi başarısızlıklarını bastırmaya çalışırcasına çocuğuna öğretme baskısı uygulayan ve bunu yaparken ne kadar sabırsız olduğundan haberi bile olmayan ebeveynlere sahip olması;)

















Dipnot: Neden bunu yazdım? 
Çünkü zamanı gelmişti:) 
Çünkü nazarcı teyzelerle, bu çocuk nerden öğreniyo bu kadar şeyi'ci teyzeler arasında sıkışıp kalmıştım ve artık bir cevap vermek şart olmuştu.

Çünkü bence herkes bilmeliydi ki; "ne sihirdir ne keramet, çocukla çocuk olabilmektir marifet"

Öpmek zorundayız ^.^

6 yorum:

  1. Cok acimasiz bir yazi olmus:) benim de zaman zaman Ela cimcimesi ile oglumu kıyasladıgım olmuştur. Yine de kendime pek konduramadim sanki yazdiklarinizi, boyle de yapmafim ki hiç:)

    YanıtlaSil
  2. Bu çocuk ODTÜ de yetişiyor. Ondandır zekası. Daha ne olsun:))) Çok seviyoruz biz Eloşu ponçiğimlen.

    YanıtlaSil
  3. ana olmadigim belli olsun :D asiye hanimcim kiyafetinizin detaylarini yazar misiniz ozellikle pantalon ve ustunuzde ki kolsuz kazagin :)

    YanıtlaSil
  4. Oha feci güzel yazı yapıştıııııır.
    Öperim güzellik dolu olan her yerinizden

    YanıtlaSil
  5. Bi döndüm baktım valla ulen ben uzman yazısı okumaya mı girmiştim yoksa minikkusbloga mı diye:) brravo bebişimm takdire şayan bir yazı.
    Not: olmuyo öle uzaktan öpmeyle filan ama aaaaa! Gelicen İzmire öpücen öptürücen anca öle<3

    YanıtlaSil
  6. ben yazsam böyle yazarmışım dedim cidden internette yada dışarda birçok anne tarafından hissettirilen duygu bu, yalnız değilmişim onu da farkettim :)

    YanıtlaSil

bütün yorumlar başımın tacıdır, severim ben onları ^.^