2015/12/10

Bana bir masal anlat anneeeeaa!


Bazen fotoğraflar hazırdır ama sen iki lafı bir araya getirip bişey yazamazsın ya, işte öyle şeyler yaşıyorum uzun süre bloğa ara verdikten sonra tekrar bloğun başına oturunca. Oturup ne anlatsam diye düşününce de aklına tövbe bişey gelmez zaten. Kaşımaktan alnın kıpkırmızı olur ya da yüzündeki bir pürüze odaklanır ve adeta kazırsın o pürüzü dakikalarca. Mutlaka vardır yaaa anlatcak bişey. Öğle aralarında millete yemek yedirtmiyosun konuşmaktan, nasıl bu kadar tıkanabilirsinki, diimi?


Ben gündemimden bahsetmeyi seviyorum, onu farkettim. “Bu aralar bilmem neyle meşgulüm, öyle meşgulüm ki inanmazsın rüyamda bile devamını görüyorum” dediğim şeyleri anlatmayı seviyorum. Bir de geçmişte gündemimi doldurmuş ve hatıralarıma yapışmış anlarımı anlatmaya bayılıyorum. Hatta öyleki, dün ne yediğimi bile bazen durup düşünürken, taa ilkokuldaki sınıf arkadaşımı adı soyadıyla hatırlayabiliyorum, öyle değişik bi hafıza!


Son 2 yıldır, sürekli değişmekte olan gündemime rağmen listenin 1 numarasında kalmayı başaran sarı kafalı küçük bir meşguliyetim var biliyosunuz. Ve zaten gündemim de onun değişen gündemiyle birlikte şekil alıyo son 2 senedir.

Her gün bi heycanla uyanıyoruz ailecek ve her akşam yeni bi gündeme hayırlı olsun diyoruz. O gün kreşte ne öğrenmişse (artık bu bir şarkı olur, şiir olur, oyun olur) götünü devirip yatana kadar beynimize o konuyu işliyo.

Mesela bi akşam şöyle oluyo:

- Joni joni?
- Yeş papa!
- İtim şimda? (eating sugar)
- No papa!
- Teying nays? (telling lies)
- No papa!
- Opın mayt (open your mouth)
- Ha ha ha:)

Şarkının hikayesi şöyle.

Joni, gece kalkıp gizli gizli şeker yerken babası onu mutfakta basıyo.
Joni? Şeker mi yedin sen yoksa? diyo.
Joni inkar ediyo, yok diyo, ne yiyecem yaaa diyo.
Baba inanmıyo tabi, yalan söylüyosun! diyo.
Joni inkar ediyo, vallaha yemedim baba diyo.
Aç bakiyim bi ağzını, kontrol etcem diyo babası.
Joni ağzını açıyo ki orda kabak gibi duruyo küp şekerler.
At mısın olum sen, niye küp şeker yiyosun gece gece diyo baba. Şaka şaka, şarkı burda bitiyo ama benim kafada bitmiyo:)

Bi gün bi uyanıyoruz, yeni bi şarkı öğrenmiş onu söylüyo bize uyanır uyanmaz. Görev bilinci işte, illa anne babaya öğretilcek o şarkı. Çocuum, üstündeki poşet tulumu çıkarır çıkarmaz başlıyo söylemeye:

- Hes, şoodıy, yiiizentos, yiiizentos
- Hes, şoodıy, yiiizentos, yiiizentos


Ben şaşkın, ben hayretler içinde tabi. Bu napıyo böyle yaa diye bakıyorum kırmızı yanaklı sütlek mısırıma. Bişeyler anlatmaya çalışıyo ama ne? Derken o tokmak elleriyle yaptığı hareketler dikkatimi çekiyo. Önce başını, sonra omzunu, sonra da küt bacaklarını göstererek eğilip kalkıyo.

Tabi yaaa! Nasıl aklıma gelmedi şimdiye kadar! Çocuk “baş, omuzlar, dizler, parmaklar” şarkısını söylüyo. Geri kalır mıyım hiç, geçiyorum hemen karşısına ve birlikte söylüyoruz şarkıyı dans ederek:)

Head shoulders knees and toes, knees and toes!
- Hes, şoodıy, yiiizentos, yiiizentos

Sabah egzersizimizi de bir süredir bu şekilde yapıyoruz hatta.


Ela bebekliğinden beri ne masal kitaplarını ne de ona masal anlatılmasını sevdi, şu son bir aya kadar. Çocuğuna kitap alıp okuyan ve çocuğu tarafından pür dikkat dinlenen annelere ne özenirdim. Bizimkinin götünde kurt kaynıyo çünkü. Bilemezsiniz:)

Sonra bir gün, kreşin de etkisiyle olacak ki, bir anda ona aldığım ama kenarda süs gibi duran kitaplara merak salmaya başladı. Normalde eline alıp, bir iki sayfasını yırtıp koltuğun arkasına fırlattığı kitaplarına alıcı gözüyle bakıyor ve bize içindeki resimlerle ilgili sorular soruyordu. Biz tabi yine şok! (Biz zaten her an şok olmak üzere kenarda bekleyen bi ekibiz, bahane arıyoruz :P)

Bebekliğinden beri kendi odasında ve zifiri karanlıkta uyuyan çocuk, oda kapısının kapatılmasından rahatsız olmaya başlayınca, kitaptaki masallardan birini devşirip tam da bu konuya dikkat çekmeliyim dedim ve sıvadım kolları:)

Zaten bana bunlarla gelsindi. En sevdiğim şeylerden biriydi çünkü uydurmasyon hikaye yazmak:)

Direk başladım yazmaya.

Alp ve Boran adında iki çocuk (kreşten arkadaşlarının isimlerini kullanınca daha etkili olduğunu farkettim) bahçede oyun oynuyolarmış. (Tabiki sitenin bahçesinde! Sokakta fütursuzca oynayacak değillermiş ya! Yada yarım kalmış bir inşaatın içinde saklambaç oynayıp, inşaatın birinci katından aşağıdaki kum yığınının üstüne atlayacak halleri de yokmuş sonuçta. Fakat ne çocukluk yaşamışım beeee:) )

Derken çok acıktıklarını ve acilen pasta yemeleri gerektiğini farketmişler (o da nasıl bi aydınlanmaysa artık). Soluğu Osman amcanın evinde almışlar (Osman amca bi çeşit aşçı olabilir. Masal kitabında öyle görünüyodu çünkü). Kapıya vurmuşlar:

- Tık tık!

Osman amca üstünde önlüğüyle açmış kapıyı. 
- Merhabaa çocuklar (lütfen seslendirme yaparken vurgulara dikkat edelim, çünkü minnak bir insan parçasını masal okurken etkilemenin en vurucu yollarından biridir sesleri abartarak seslendirmek).
- Osman amca bizim canımız çilekli kocamaaaaan bir pasta istiyor. Bize pasta yapar mısın? demiş bizim çok bilmiş Alp. 
- Ho ho hooooo:) Tabiki de yaparım, hadi geçin oturun bakalım şöyle! (osman amca da dünden hazırmış zaten pasta yapmak için gördüğünüz gibi)

Sonraaaaa, Osman amca tencereyi ocağa koymuş, içine süt koymuş, un koymuş, biraz da şeker ve vanilya koymuş veeeee tencereyi karıştırmaya başlamış (buraya bi tencere karıştırma efekti ekliyoruz). Mis kokulu bir krema hazırlamış.

Sonraaaaa, daha önceden hazırlamış olduğu kekin üstüne kremayı güzeeelce yaymış.

Üstüne deee kocamaaan çilekler koymuş ve muhteşem bir pasta yapmış. Sonra Alp ve Boran’ın önüne koymuş pastayı. İki kardeş, nom nom nom diye yemiş ve hepsini bitirmişler pastanın (çünkü masal bile olsa illa o tabak bitecekmiş).

Sonraaa Alp ve Boran, Osman amcaya teşekkür edip evlerine gitmişler. Biraz da evde amaçsızca oyun oynamışlar. Derken uykuları gelmiş. Banyoya gidip dişlerini fırçalamışlar, pijamalarını giymişler ve yataklarına yatmışlar. Sonra 1,2,3 diyip annelerine seslenmişler yataklarından:

- Anneeeaaaaa! Lambayı kapatsana :)

Anneleri gelmiş, onları öpmüş, ikisine de iyi geceler demiş ve odadan çıkarken lambayı kapatmış. Oda birden kapkaranlık olmuş. Sonra Boran şöyle demiş:

- Annecim teşekkür ederiz lambayı kapattığın için. Biz abimle karanlıkta uyumayı çok seviyoruz. Çünkü karanlıkta uyumak güzel bişeydir.

Sonra daaaaa başlarını yastığa koyup mışııııış mışııııl uyumuşlar.


Bu hikaye de burda bitmiiiiiiş:)

Tabi bu hikayeyi bitirdikten sonra en az 4513 kere de Ela’dan dinliyorum, sonra bi ara anlatmaktan yorulup uyuyakalıyo. Ama işe yarıyo yani, bence deneyin :P

Bu da böyle bir anımızdır:) Öperiz.







  



21 yorum:

  1. Ahahah asiye ya 😂😂 Ayrica o parmak ne allasen, valla ruyalarima giriyo. Benim isigi da ela kapasa ya o ucgen parnaagiynan 😌

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ahaahah o parmak, dedigim gibi, blogun yerini gösteriyo. şurda bak diyo :P

      Sil
  2. kızım sen uyuma çalışma sadece post yaz:):):) Sponsor neyse bulunur yani o derece. Öldüm gülmekten ya hahahah. Bu arada o sarı kafalar aynı okula gittikleri için hep aynı şarkıları söylüyorlar galiba ayrıcana ben de kafamı senin gibi kızartıyorum her gören alnınıza ne oldu diye soruyor ve ve ayrıca bizim okulda çocuklara nasıl bir kitap sevgisi aşılıyorlarsa ben kitap okumadığımda utanıyorum ve uyarılıyorum Mira tarafından:):)):) Öpecem az gelicek, dalıcam ağır gelecek napsam kız kardeşim sen söyle de orta yolu bulalım hunharca...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hofff çok salaklar yaa napacaz biz bunlarlan Elvinim:)))) yiiizentos yiizentos derken babannemin namaz kılışı gibi yarım çömüp kalkıyo bide, görsen geberirsin gülmekten :D
      orta yolumuz belli, yarın bi fitworkshop yaparız kendimize geliriz ^.^

      Sil
  3. Sonra da diyorlar ki vay efendim minnakken ingilizce öğrenecekler de ne olacak, bi kere bak Ela'da görev bilincini pekiştirmiş, illa öğretilecek şarkı:) O dili dönmeme halleri ve uydurmasyonları yok mu çok kalp işte oraya. Şimdilerde her çocuk aynı şarkıları ezberleyip anne-baba beyin yıkaması yapıyor demek ki, ben de bir ara sürekli wheels on the bus dinleyip otorparktaki tüm arabaların tekerlerine sarılıp onları değiştirmek isteyen bi bücürle uğraştım. Allahım ne günlerdi dirseklerine kadar lastik karası oluyordu! Sonra finger family -ki bir tek ilahi versiyonu yapılmamış- zilyon kez dinlemekten içimiz dışımız parmak oldu :-p Bu arada o uydurmasyon hikayelerde gerçek hayattan alıntı baş roller çok işe yarıyor kısmına da çokça katılıyorum, çocuk için istendik sonuca götürürken anne-babanın hayal gücünü geliştiriyor :))) Özlemişim minikkuş yazılarını.
    Maşallah Ela kuzusuna dememişim, hemen telafi edeyim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah o wheels on the bus, türkcesi ayrı ingilizcesi ayrı beynimizi yiyo. Ama bu ara en çok da telefondan fingers family dinletiyo! ilahi versiyonu da olabilir bence, iyi bakmamız lazım :P özellikle hintli versiyonunda beynim bildigin 58 derece oluyo :))))

      Sil
  4. yaa o öyle eğilip büyük insan gibi ayaktaki karı temizleme nedir yaa :) vallahi de billahi de acayip ötesi şiviyom. Bir de ne yap ne et daha çok yaz sen. noluuurr :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çünki kendisini insan sanıyo!:)) şu tipin insanla ne alakası olabilirki halbüse ^.^ Yazıcam, fırsat buldukça, canım çektikçe.. Teşekkürler:)

      Sil
  5. fotoğraflar müthiş :) Ela da çok güzel tatlım benim ya :)

    YanıtlaSil
  6. karanlik sarkisini nasil sevdim anlatamam, nazar degmesin sari kafaya hep saglicakla, neseli, bilmis bilmis soylesin hayatindaki tum sarkilari ins.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. karanlık şarkısı hangisiydi ben tam şey edemedim :) bi karanlıkla ilgili masalımız var, onu da hakkaten çok komik anlatıyo serseri, haklısınız :) Teşekkürler güzel dileklerinize.

      Sil
  7. Allaaaaam o nasi bir tatlılıktır. Benim kızım da böyle tatlı olacak mı? Bu arada oturup İngilizce şarkı öğrenmeliyim. Yoksa kızıma eşlik edemeyeceğim :)))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tabiki olacaktır! bütün çocuklar, bilhassa bebekler aşırının aşırısı tatlıdır ^.^ ingilizce için acele etmeyin, o ögretir zaten size:))

      Sil
  8. Allah mutluluğunuzu bozmasın bu kızdan bir de bende var henüz 19 aylık "taş atıp altına duruyor" daha 2 ay önce çayı üzerine döküp kendini hastanelik etti! O gün bugün üfff üff diyerek geçiyor çayın yanından!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ayyyyyy çok geçmiş olsun yaaa içim bi hoş oldu okuyunca:( umarım herşey yolundadır şu anda?

      onların o minicik kafalarıyla yaptıkları ince hesapları yerim ben:)

      Sil
  9. Atlattık ama bana sorun el kadar çocuk hastaye giderken babaaa baaabaa diye ağlıyor, dur durabilirsen. Geçti çok şükür. Dikkatli olun lütfen, çocuk en olmadık yerde en olmadık şeyi yapan insan yavrusu.
    Konuyla ilgili bir de post yazmıştım:

    http://www.istanbulistanbulolali.com/2015/09/yanik-hastanesi-ve-yanik-unitesi.html

    YanıtlaSil
  10. Çok güzel yazıların. Benimde 15 aylık bir kız çocuğum var ve heves ettim hikayelerimizi paylaşmaya. Çok yeni daha. Ama bi görmenizi isterim☺ zeynolog.blogspot.çok.tr çok teşekkürler simdiden

    YanıtlaSil
  11. Masalı okudum ve bildiğin gibi değil çilekli pastanın çileği ağzımda sanki Allah'ım o nasıl bir anlatım!!! hele Ela'n o nasıl güzel bir duruş öyle... Bal küpü bebek değil....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aahaahaha ben de her anlatırken canım cilekli pasta çekiyo! hayır arada evde olan meyvelerden bi pasta hazırlasa osman amca da, kalkıp bende hazırlasam evde diyorum :)

      Sil

bütün yorumlar başımın tacıdır, severim ben onları ^.^